Eylül Aşkın’ın sunduğu ve derin sohbetleriyle izleyiciyle buluşan “Eylül Aşkın İle…” programının 102. bölümü, bu kez oyuncu ve yazar kimlikleriyle sanat dünyasında iz bırakan Yerkan Kahraman’ı ağırladı. Program, Cihangir’deki Susam Sokak’ta bulunan ve sanatın farklı disiplinlerine ev sahipliği yapan FOV Concept’in samimi atmosferinde gerçekleşti. Kahraman, bu özel söyleşide sadece yeni tiyatro projelerinin detaylarını paylaşmakla kalmadı, aynı zamanda oyunculuk serüveninin dönüm noktalarına, yazarlık sürecine ve hayatı algılama biçimine dair içten ve düşündürücü açıklamalarda bulundu.
Oyunculuk: “Kendimden Uzaklaşabildiğim, Yaşamın Tam Karşılığı Olan Alan”
Oyunculuğa başlama hikayesini anlatan Kahraman, bu serüvenin ortaokul yıllarına dayandığını ve bir arkadaşının kendisine bir tiyatro kursu kartı vermesiyle profesyonel anlamda başladığını belirtti. Onun için oyunculuğun, yaptığı tüm işlerin temelinde yatan ve “yaşamın tam karşılığı” olduğunu vurguladı. Rol yapmanın kendisine sağladığı en büyük hazlardan birinin, “kendisi dışında birisi olma, kendini unutma fırsatı” olduğunu ifade eden Kahraman, “Kendimi çok sevmiyorum. Herhalde kaçıyorum oralara, roller yapıyorum” sözleriyle oyunculuğa olan içsel ve kişisel bağını samimi bir dille ortaya koydu.

Müjdat Gezen Sanat Merkezi: “Özgürlükçü Bir Ortamda Kendini Keşfetme Fırsatı”
Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ndeki eğitim deneyiminin kendisini nasıl etkilediği sorulan Kahraman, bu sürecin oyunculuğa bakışını çok değiştirmediğini, ancak detaylandırdığını söyledi. Özellikle prova süreçlerinin kendisi için “inişli çıkışlı, kavgacı ve nefret edilesi” bir dönem olduğunu itiraf etse de, Müjdat Gezen’in kendilerine sağladığı özgürlükçü ortamın paha biçilemez olduğunun altını çizdi. “Müjdat Hoca’nın öyle bir tavrı yok zaten. Yani full özgürlükçü bir adam olduğu için bizi de hep özgür bıraktı. Hatta hiç beğenmediği, kızdığı şeyleri yapmamıza da izin veriyordu, ‘yapmazsanız iyi olur’ diyordu” diyerek, hatalar yaparak ve sınırları zorlayarak kendilerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu ortamın mesleki gelişimindeki kritik rolüne dikkat çekti.

Dönüm Noktaları: “Uçurtmanın Kuyruğu” ile Tiyatroda ve “Fedakar” ile Sinemada Yükseliş
Kahraman, oyunculuk kariyerindeki iki önemli dönüm noktasını anlattı. İlki, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde sahnelediği ve Savaş Dinçel’in yazdığı “Uçurtmanın Kuyruğu” adlı oyundu. Bu oyunu ve canlandırdığı “Adam” karakterini, oyunculuk anlayışını ve özgüvenini derinden etkileyen bir deneyim olarak nitelendirdi. “Oyunculuk anlamında beni bir yukarı taşıyan, ivme kazandıran bir roldü. Oynarken Savaş Hoca’nın resmi kulisteydi ve onunla konuşarak çıkardım sahneye” diyen Kahraman, bu rolün kendisine “daha iyisini yapabileceğini” hissettirdiğini ve şu an üzerinde çalıştığı tek kişilik oyun “Poprişçin”in temelini oluşturduğunu belirtti.
Sinemadaki önemli dönüm noktası ise “Fedakar” filmiyle Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” dalında aday gösterilmesi oldu. Bu adaylığın kendisini heyecanlandırdığını ve sektörden olumlu geri dönüşler almanın mutluluğunu yaşadığını ifade etti. Ancak, bu ivmenin devam etmemesini, sektördeki “sosyalleşme” gerekliliklerine ve kendi “içe dönük” tarafına bağladı. “Yazarlıkla oyunculuk çok zıt şeyler; biri içe dönük, diğeri dışa dönük olmayı gerektiriyor. Ben o aralarda gidip gelirken, sanırım biraz içe dönüktüm” diyerek, kariyer yolculuğundaki bu kırılma noktasını samimiyetle açıkladı.

Yazarlık: “Küçük Harfler, Büyük Aşklar”ın Ardından Roman Geliyor
“Küçük Harfler, Büyük Aşklar” isimli şiir kitabının ortaya çıkış sürecini anlatan Kahraman, kitaptaki şiirlerin 70’e yakın farklı kadına duyduğu aşklar ve yaşadığı ilişkiler üzerine, yıllar içinde yazılmış metinlerden oluştuğunu söyledi. Kitaba girmeyen veya beğenilmeyen birçok yazısının da olduğunu esprili bir dille itiraf etti. Gelecek planları arasında ikinci bir kitabın olduğunu müjdeleyen Kahraman, bu sefer şiir değil, roman yazmak istediğini vurguladı. “Sinema filmi hikayesi olarak tasarladığım, ancak Türkiye’de çekilmeyeceğine ikna olduğum için artık roman olarak yazmaya karar verdiğim şeyler var” diyerek, edebiyat dünyasına yeni bir türle gireceğinin sinyalini verdi.

Yaklaşan Projeler: “Poprişçin” ve Seyirciyle Birlikte Şekillenen “Tamam mı Devam mı?”
Kahraman, izleyicileri yakın zamanda sahnede göreceği iki yeni tiyatro projesi hakkında detaylı bilgiler paylaştı. İlk proje, “Poprişçin” adını taşıyan ve ekim ayı sonunda seyirciyle buluşması planlanan tek kişilik bir oyun. Bu oyun, onun sahnedeki yalnız performansını izleme fırsatı sunacak.
İkinci proje ise, Müjdat Gezen’den sınıf arkadaşı oyuncu Petek Güney ile birlikte sahneleyeceği “Tamam mı Devam mı?” adlı iki kişilik oyun. Kasım ayının ortasında prömiyer yapması planlanan oyun, 19 yıllık evliliklerini sorgulayan bir çiftin hikayesini konu alıyor. Oyunun en dikkat çekici yanı, finalinin seyircinin anlık tepkileri ve yönlendirmeleriyle (“Devam etsin” veya “Bitirin”) her performansta değişen, yarı interaktif bir yapıya sahip olması. Kahraman, “Seyirciden ne şekilde devam etsin istiyorsunuz dönütleri de alıp öyle ilerleyeceğiz ya da bitirin dediklerinde duruma göre bitireceğiz” diyerek oyunun dinamik yapısını açıkladı. Oyunun, Sahne Beşiktaş ve Baba Sahne gibi mekanlarda sahnelenmesi planlanıyor.
Tiyatronun Geleceği: “Yapay Zeka Çağında Sığınılacak Gerçek ve Canlı Bir Liman”
Türkiye’de tiyatro seyircisinin son yıllarda önemli ölçüde arttığına dikkat çeken Kahraman, bu durumu televizyon ve sinemadaki “iyi şeylerin, samimiyetin ve sıcaklığın azalmasına” bağladı. İnsanların, günlük hayatın kaosundan ve Türkiye’nin ağır gündeminden sıyrılmak için tiyatro salonlarına sığındığını ifade etti. Yapay zeka çağına dair öngörüsü ise oldukça çarpıcıydı: “Yapay zekanın fayda sağlayacağı tek alan tiyatro olacak. Belki 10 yıl sonra bilet fiyatları çok daha yüksek olacak ama salonlar yine dolup taşacak. Çünkü yapay zekanın asla taklit edemeyeceği şey, sahnedeki o canlı performans, nefes, sesin kısılması ve seyirciyle kurulan o birebir, samimi bağdır.” Kahraman, tiyatronun binlerce yıldır olduğu gibi, teknolojinin hüküm sürdüğü bir gelecekte de insanı insan yapan duygulara hitap ederek varlığını sürdüreceğine olan inancını dile getirdi.

“Kadın Medeniyettir” Sözünün Ardındaki Felsefe
Söyleşide, daha önce dile getirdiği “Kadın medeniyettir” sözünün kendisi için ne ifade ettiği sorulan Kahraman, bu düşüncesini şu sözlerle derinlemesine açıkladı: “Kadın olmasaydı biz bir gram medeni olamazdık. Bütün sanat eserleri, şiirler, kitaplar, romanlar hep bir aşkla çıkıyor ve genel olarak bir adamın bir kadına duyduğu aşkla gelişiyor bu hikayeler. Aşk, insanı nasıl ifade edeceğini bilemeyip, bir şeyler yapmaya, yaratmaya iten bir duygu. Bu yüzden kadın, medeniyetin itici gücüdür.” Bu sözüyle, sanatın ve ilerlemenin temelinde yatan insani duygulara ve özellikle kadına olan saygısını gösterdi.
Takip Etmek İçin
Yerkan Kahraman’ın projelerini takip etmek ve oyun tarihleri hakkında güncel bilgi almak için kendisini Instagram’daki kişisel hesabından (@yerkankahraman) takip edebilirsiniz. “Poprişçin” ve “Tamam mı Devam mı?” oyunlarının biletleri ve sahne programları için ayrıca Sahne Beşiktaş ve Baba Sahne’nin sosyal medya hesapları ile internet sitelerini takip etmeniz önerilir.