İstanbul Haber Portalı Logo
Diş sağlığı ve hayat kalitesi Üzerine yavuz İpçi ile sohbet Özge zeki

Diş Sağlığı ve Hayat Kalitesi Üzerine Yavuz İpçi ile Sohbet – Özge Zeki

Mutluluğun İzindeki Sohbetler programımızda hem mesleki tecrübesi, hem hobileri, yaşam enerjisi ve aynı zamanda insana dokunan bakış açısıyla öne çıkan hekimlerden diş hekimi Yavuz İpçi ile beraberiz. Ağız ve diş sağlığı mutluluğumuzla birebir ilgili. Kendisiyle öncelikle bu konunun sağlığımıza olan genel etkisini ve ardından da hayatımıza olan yani mutluluğumuza olan etkisini konuşuyoruz.

Diş hekimliği aile mesleğiniz. Bu alana yönelmeniz nasıl oldu?

Evet, aile mesleğimizi yapıyorum. Babam Tekin İpçi bu mesleği çok severek yapıyordu. Bize de o sevgiyi aşıladı. Biz de mesleğimizi aynı zamanda hobimiz olarak görerek çalışmaya devam ediyoruz. Ben, abim, kardeşim, eşim, kardeşimin eşi hepsi diş hekimi. Oğlum şu anda Fransa’da diş hekimliği okuyor, o da gelecek. Yani diş hekimliği bizim için bir aile mesleği diyebiliriz. Ben ilk 6 yaşında karar vermiştim diş hekimi olmaya ve o zamandan beri mesleğimi hem severek yapıyorum hem de dediğim gibi hastalarımıza en güzel gülüşü, en iyisini vermeye çalışıyoruz.

Diş hekimliği gerçekten bir evrim geçirdi. Hem kullanılan ekipmanlar hem de teknoloji yönünden. 20 yıl önceyle şimdiyi kıyaslarsanız neler söylersiniz?

Şimdi en önemli kriter bence artık her türlü bilgiye, içeriğe YouTube ile ya da bir Google’dan ulaşıp bilgi edinebiliyoruz. Ben hatırlıyorum, 40 sene evvel babam pazar günü uyanıp Fransızca Diş Hekimliği Ansiklopedisi’nden tercüme yaparak öğrenmeye çalışıyordu. Tabii son zamanlarda zaten diş hekimliğinde güncellemeler çok hızlı ilerliyor. Biz de mesleğimizde zaten “bu işi ne zaman iyi biliyoruz desek” gerilemeye başlarız. Onun için her zaman yenilikleri takip etmemiz ve hastalara uygun olanları uygulamamız lazım.

Yavuz İpçi “mutluluğun en güzel sembollerinden biri gülmektir. biz de gülüşleri güzelleştirmeye çalışıyoruz.” Özge zeki mutluluğun İzindeki sohbetler (3)

Diş sağlığı mutlulukla birebir ilişkili, neler söylersiniz?

Tabii ki yani minicik bir yerimiz ağrısa bile yaşam konforumuz, bütün dünyaya bakış açımız bir anda değişebiliyor. Bu tüm vücut için geçerli. Bir yeriniz ağrıdığı zaman bütün yaşam enerjimiz bitiyor. Ama mutluluğun en güzel sembollerinden bir tanesi gülümsemektir. Biz gülümseyerek mutlu olduğumuzu belirtiriz. Şimdi bir mankenlerin fotoğraflarındaki güzel gülüşleri, o dişin üstüne gidin bir siyah kalemle dişin bir kısmını karalayın. O gülüşün ne kadar kötüleştiğini ve ne kadar itici bir hale geldiğini görebilirsiniz. Onun için mankenlerin gülüşlerini göstermesi tesadüf değildir. Hiç somurtan bir manken görmemişsinizdir. Mutluluğun en güzel sembollerinden bir tanesi gülmektir. Biz de gülüşleri güzelleştirmeye çalışıyoruz.

Belli bir yaştan sonra dişler sorun çıkarmaya başlıyor. Bununla ilgili acaba son araştırmalar neler ve hani en çok hangi işlemleri yapıyorsunuz?

Yani hastamızın en önemli kriteri iyi bakmaları. 6 ayda bir diş hekimine geldiği zaman sorunları küçükken halledebiliyoruz. Tabii uzun müddet diş hekimine gelinmemesi ve iyi fırçalanmaması dişlerin kaybına sebep oluyor. Her şeyden önce şunu belirtmek isterim: Mümkün olduğu kadar diş çekilmemesi lazım. Diş çekmek en kolayı. Dişi kanal tedavisi yaparak gerekirse sadece kökü kaldığı zaman bu kökün içine pivo dediğimiz bir pim yerleştirerek üstüne dolguyla diş haline getirip üstüne bir kaplama yapıyoruz. Yani diş çekmek en son kriterdir. Mümkün olduğu kadar dişleri ağızda tutmamız lazım. Ama tabii ki iyi bakılmadıysa dişte çatlak, çürük ya da kemik kaybı olduysa dişlerde sallanmalar meydana gelip dişler kaybolabiliyor. Bunun için de en güzel onları tamamlama yöntemimiz implant. Birazdan zaten onlarla ilgili detaylı bilgi veririz.

Belli bir süre sonra diş kayıpları söz konusu olduğunda bu konuya yönelmek gerekiyor. Burada acaba son gelişmeler neler? Birazcık da implantın yapısını hiç bilmeyenler için yani şu ana kadar öğrenmek zorunda kalmayanlar için diyeyim.

İmplantı basitçe anlatmak gerekirse çene kemiğine koyduğumuz bir yapay diş kökü. Ben hep bunu modellerden anlatıyorum, belki daha rahat anlaşılabilir. Burada tabii ki büyütülmüş bir hali bu. Bunu çene kemiğine yerleştiriyoruz. Vücut kendinden bir doku olarak kabul edip kemiğe, yani implanta yapışıyor. Titanyum malzemeler kullanıyoruz daha çok. Belli bir dönem bekledikten sonra çoğunlukla, bazen hemen de yükleyebiliyoruz ama çoğunlukla bekliyoruz.

Yavuz İpçi “mutluluğun en güzel sembollerinden biri gülmektir. biz de gülüşleri güzelleştirmeye çalışıyoruz.” Özge zeki mutluluğun İzindeki sohbetler (4)

Ne kadar bekliyoruz?

3 ila 6 ay bekliyoruz. Kemiğin yapısına göre üstüne üst parçasını takıp bir diş haline geliyor ve bunun üstüne porselen yapabiliyoruz. İmplantla ilgili çeşitli uygulamalar var. Mesela gene bunu modelden göstereyim. Şöyle tek diş eksikliklerinde implantın buraya bir yapay kök yerleştiriyoruz. Bu kökün üstüne bekledikten sonra üstüne diş takıyoruz. Dolayısıyla klasik yöntemlerde ne yapılıyordu? Yandaki dişler kesilmiş oluyordu. Minenin mine dişin en sağlam ve en koruyucu tabakasıdır. Yani şu şekilde bir diş eksik olduğu zaman yandaki iki diş kesiliyordu, sağlam diş ve onun üzerine bir köprü yapıyorduk. Halbuki mineyi kesmek yerine buraya bir implant yerleştiriyoruz ve onun üstüne diş yapıyoruz. Böylece yandaki dişleri de korumuş oluyoruz. Ya da ağzında hiç dişi olmayan hastalarımız var. Bunlara da 6 ya da 8 tane implant yapıp onların üzerine sabit bir diş yapabiliyoruz. Dolayısıyla hastalarımız protezin oynaması, düşmesi gibi problemlerden kurtulmuş oluyor. Ayrı bir konu daha var. Mesela hastalarımız protez kullanıyor ve protezin ağzında oynadığından şikayet ediyor ama protez kullanmaya devam etmek istiyor. Biz implantlarla bu protezi sabitleyebiliyoruz. Mesela alt çeneye iki tane implant yapıyoruz. Üst çeneye dört tane. Protezin karşılığında onların içinde parçaları oluyor. Taktığımız zaman ağızda oynamayan, rahat çiğneyebildiği, elma ısırabildiği dişler elde edebiliyoruz. Bir de tadı dil alır. Fakat damak tadı dediğimiz, dilin damağın arasında yemeğin ezilmesi ile ilgili hastalarımızın damak tadı dediğimiz bir tat vardır. Normalde üst protez damağa kapalı olur. Büyük protezlerde. İmplant yaptığımız zaman protezin içini de açabiliyoruz. Dolayısıyla daha küçük, ağızda oynamayan protezler de yapabiliyoruz hastalarımıza.

Aslında bunlar biraz gelişmelerle olan şeyler değil mi eskiden?

Ben 30 yıldır yapıyorum implantı. Tabii ki gelişmeler oluyor. İmplantın dezavantajlarından bir tanesi bekleme süresi. Yüzey yapılarının değişmesiyle bu bekleme süresini azaltıyoruz. Azaltmaya çalışıyoruz. Nasıl bir bebek 9 aydan önce oluşmuyorsa bazen hastalarımızın kemiği eksik oluyor. Oraya kemik tozu koyuyoruz ve bunun için 3 ila 6 ay bekleyip kemiğin oluşmasını bekliyoruz. Sonra implant yapıyoruz. Yani fizyoloji o kadar her zaman izin vermiyor anında implant yapmamıza. Tabii ki gelişmeler bir an evvel implant yapmak üzerine ama çoğu zaman da beklememiz hem daha garantili çözümleri hem de kemiğin iyi oluşturularak daha uzun vadede implant kullanmasını sağlıyor.

Aslında bu da uzun hayat boyu kalıcı bir çözüm olmuş oluyor, değil mi?

Şimdi tıpta yüzde 100 hayat boyu diye bir şey yoktur hiçbir zaman. Bypass ameliyatı oluyorsunuz. Hastanız ne kadar yaşar, bilemiyorsunuz. Hastamız nasıl dişlerine iyi bakmak zorundaysa implanta da o şekilde iyi bakmak zorunda. Dişi tutan kemik vardır. Bu kemik erirse diş sallanıp düşer. Aynı şey implant için de geçerlidir. Eğer dişlerine iyi bakmayıp kemik erimesine sebep olursa hastamız implantları da kaybedebilir. Tabii ki biz implantı ömür boyu kullansın, 20 yıldan daha fazla kullansın diye yapıyoruz ama mutlaka 6 ayda bir kontrol, diş taşı temizliği gibi kriterler son derece önemli. Belki daha da önem kazanıyor. Hatta bu implantta daha da önem kazanıyor ama kendi dişini de koruyup esas onu kaybetmemek, bakım çok önemli.

Bunların çeşitleri var mı? Diş hekimine gittiğimizde her uzmanın kendi önerileri oluyor.

Ona kişinin hekimi karar verecektir. Ben şimdi buradan o marka iyi, bu marka kötü diye bir şey demem mümkün değil. Binlerce marka var implantta. Ben 30 yıldır yaptığım, kendi ağzımda da olan implant markasını tercih ediyorum. Biraz daha vidasız bir sistem. İmplant doğru uygulandığı zaman son derece başarılı bir yöntem.

Yavuz İpçi “mutluluğun en güzel sembollerinden biri gülmektir. biz de gülüşleri güzelleştirmeye çalışıyoruz.” Özge zeki mutluluğun İzindeki sohbetler (1)

Peki, Yavuz Bey, bu konuda herkes tabii implanta biraz çekimser yaklaşıyor. Korkmaları için bir sebep var mı? Siz onları rahatlatmak için nasıl yollar uyguluyorsunuz?

Şimdi diş hekimlerinden artık hiçbir şekilde çekinmelerine gerek yok. Nasıl bir dişi çekerken hiçbir ağrı duymuyorsanız, düzgün uyuşturulursa, aynı implantta da oradan kemikten bir diş çıkartıyoruz. İmplantta da kemiğe bir şey yerleştiriyoruz. Hiçbir şekilde ağrı, sızı bir şey hissetmiyorlar. Birkaç gün kemiğin durumuna göre yüzlerinde şişlik olabilir ama onun dışında nasıl dolguda, kanal tedavisinde, diş eti ameliyatlarında hiçbir ağrı hissedilmiyorsa implantta da hiçbir ağrı hissedilmiyor, korkmalarına gerek yok. Korkan hastamız oluyor, biz de onları işte “bende de var” diyerek rahatlatıyoruz ya da mutlaka bir tanıdığına yapmış oluyoruz. Onlara sorabiliyorlar. Sonrasında “korktuğum bu muymuş? Keşke daha önce yaptırsaydım” diye tepki veriyorlar. Onun için hiçbir şekilde hastalarımızın korkmasına gerek yok.

Bir de hem korktuğu hem de pahalı bir işlem olduğu için de bu işlemi erteleyenler oluyor ve eksik diş ile kalıyor. Yani onu tamamlama yoluna gitmiyor. Hatta ona da böyle konforlu geliyor bir süre sonra eğer çok görünmeyen bir noktadaysa ve bu konuda da “ben böyle kalayım” gibi bir tavrı oluyor. Aslında bu çok yanlış bir tutum, değil mi?

Kesinlikle. Şimdi hastamız dişlerini kaybettikten sonra nasıl kolunuzu bir alçıya alıyorsunuz, fonksiyona girmediği zaman kol eriyor, aynı şekilde diş çekildiği zaman oradaki dişin çene kemiği de erimeye başlıyor. Çünkü fonksiyona girmiyor çiğneme hareketinden dolayı. Dolayısıyla bir an evvel oraya implant yapmak çene kemiğini de koruyor. Yıllarca orası boş kaldığı zaman dişler çit gibi birbirine yaslanır. Eğer arada bir boşluk olursa o boşluğa doğru hem yanındaki dişler hem üstündeki ya da altındaki dişler o boşluğu doldurmaya çalışıyor. Ve o dişler kaydığı zaman hem temizlenmesi zorlanıyor hem de çiğneme problemleri ortaya çıkıyor. Ama dediğiniz gibi hasta bir müddet sonra buna alışıyor. Alıştığı zaman da hastaya işte “buraya implant yapalım, dişleriniz kaymasın” gibi yönlendirmeleri tabii ki biz belli bir oranda yapıyoruz. Bunu mutlaka zaten hem sözlü hem görsel olarak hastamıza otururken anlatıyoruz ama tabii ki burada ısrar etmemiz çok mümkün olmuyor. Bilinçli hastaysa, dişlerine kıymet veren hastaysa dişi kaybettikten sonra hemen implantla tamamlıyoruz boşlukları.

Peki, estetik açıdan eksik dişler yüzde de çökmeye sebep olabilir mi?

Çene kemiğinde erimeler sebep oluyor ama mesela bütün dişleri yoksa hastamızın, özellikle şu ön dişleri yoksa tabii ki çene kemiği eriyor ve özellikle üst çene kemiği geriye doğru erir. Alt çene biraz daha önde kalır. Eğer dişlerini kaybettikten sonra bir müddet sonra tamamlamazsa hastamız tabii ki çene kemiğinde erimeler, eklem problemleri, dişlerde kayma gibi bir sürü problem ortaya çıkıyor. Eklem problemleri yani çiğneme probleminden dolayı çene kayıyor, dişler basılıyor ve çene eklemine daha fazla yük getiriyor hastamız. Dolayısıyla eklemlerde de menisküs gibi bir disk vardır arada. Zaman içinde bu diskte oluşan aşınmalar çözümü çok daha zor, çok daha pahalı tedavilere sebep olacak uygulamalar gerektiriyor. İmplant tabii ki ucuz bir uygulama değil.

Evet, hatta kayma, dişler tam olsa bile oluyor galiba.

İleri yaşla birlikte dişler öne doğru gelip hiç öyle değilken çapraşmaya başlıyor. Özellikle 20 yaşları çekilmemişse bazen onlar da iterek kaymaya sebep olabiliyor. Bir diş eti hastalığında nasıl kemik erimesi oluyorsa bir müddet sonra o dişleri tutacak kemik kalmıyor. Bir de çeneye bakarsanız yer çekiminden dolayı öne doğru hareket etmeye meyillidir. Düzgün bakılmadığı zaman kemik erimesi olup dişlerde çapraşıklığa sebep oluyor. Çapraşıklıklarda çoğunlukla şunu belirteyim hazır konu gelmişken, mümkün olduğu kadar dişleri kesip porselen yapmamak lazım. Dişler çapraşık diye kesip kaplama yapmak her zaman çok doğru bir yaklaşım değil. Bunun için de şeffaf plaklarla ya da ortodontik tedavi, sabit ortodontik tedavilerle dişlerin şekillerini düzeltebilerek bu şekilde dişleri kesmemiş oluyoruz. İleri yaşta da ortodontik tedavi yapabiliyoruz. Tabii ki kemik yapısı biraz daha sertleştiği, kemik oturduğu için daha uzun sürebiliyor ve daha kısıtlanabiliyoruz. Onun için çocuk yaşlarda diş hekimine gelip kontrol edilmesi çok önemli ama ileri yaşlarda da ortodontik tedavi yapıyoruz tabii.

Kaça kadar yapılabiliyor?

Kaça kadar yaşıyorsa o kadar yapabiliyoruz. Yani tabii ki 80 demeyelim de yani hastamızın isteklerine bağlı 50, 60 yaşındaki hastalarımızın da ortodontik tedavilerini yaptık.

Peki Yavuz Bey, bu arada diş konusunda bir diğer önemli şey de aslında estetik görünüm. Tüm dişlere uygulanan lamina porselen sebebiyle herkesin inci gibi dişleri oldu. Bu yıllar önce de aslında vardı ama çok sorunlu dişlere yapılıyordu mecburi olduğunda. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu neden bu kadar yaygınlaştı, sağlıklı mı?

Estetik algısı değişiyor. Babam altın dişler yapardı bir müddet. Biliyorsunuz altın diş çok estetik gözüküyor diye düşünenler de vardı ki gözükmüyor. Benim babamın yıllardır bizim evde anlattığı şeyler mesela genç bir kız gelip dişlerini kestirip fırlak yaptırmak istiyor ve babamın ona yapmadığı hikayesiyle biz büyüdük. Yani boşu boşuna diş kesmeye tamamen karşıydı. Biz de öyle bakıyoruz. Eğer tabii ki hastamız güzel gülemiyorsa ve dişlerinde çok büyük problemler varsa önce ortodontik tedavi yapıyoruz. Diş beyazlatma yapıyoruz.

Dişin en koruyucu tabakası mine tabakası dedik. Bu tabakaya zarar vermemek çok önemli. Gerekli olan hastalar dışında mümkün olduğu kadar sadece estetik için dişlerin kesilmesine son derece karşıyım. Ve dişlerin tamamen beyaz, doğallık dışında buzdolabı renginde yapılması da -hastamız çok istiyorsa yapılabilir- ama benim çoğunlukla uygulamadığım bir yöntem. Mümkün olduğu kadar doğal dişlerde çapraşıklıkları falan da eski dişlerine, eski resimlerine bakarak, onu uygulayarak yaptığımız uygulamalarda çoğunlukla hastalarımızın aldığı tepkiler “senin yüzünde bir değişiklik var, bir güzellik var, bir olumlu bir şey var. Ne yaptırdın?” diye soruyorlar. Bu da önemli. “A dişlerini yaptırmışsın” diye gülüşünde hani öne çıkan bir gülüş çok tercih ettiğimiz bir yöntem değil. Tabii ki hastamızın isteği, kriterleri çok önemli ama mümkün olduğu kadar onu işte görsellerle ya da uygulamalarımızla yönlendiriyoruz. Çok beyaz gereksiz dişlerin kesilmemesi, mesela iki dişi var, üç dişinde problem var. Sadece o dişleri diğer dişlerine uydurarak yapmak benim tercih ettiğim yöntemlerden bir tanesi. Bir gülüş dizaynı diye yıllardır olan bir şey var. Son derece popüler şu anda gülüş dizaynı. Hollywood gülüşü falan gibi. Gerekiyorsa tabii ki yapıyoruz ama bütün dişlerin kesilmesini dediğim gibi her zaman istemiyorum.

Riskleri neler?

İyi fırçalamak son derece önemli. Şimdi lamina dediğimiz de bir porselen dişin üstüne yapıştırılıyor. Tamam çok güzel yapışıyor, son derece uyumlu ama dişlerini iyi fırçalamazsa kenarlarından çürüyebilir. Kırılma olasılığı tabii ki var. Az ama tabii ki laminada da kırılma olası var. Kendi dişi kırılabileceği gibi laminada da kırık olur. Kırık bir problem değil. Ama düzgün hani mesela çok uzun, çok büyük yapmadıktan sonra kolay kolay kırık da yaşamıyoruz laminalarda. Ama hani hastamızın şikayetleri işte moda diye altın diş yapmak artık moda değilse bence bir müddet sonra o bembeyaz dişler bütün dişlerin yapılması olayı da artık bir müddet sonra bitecek. Ama orada işten geçmiş oluyor tabii. Hastamızın dişleri kesilmiş oluyor. Onun geri dönüşü yok.

Acaba diş beyazlatmada şu an hangi noktadayız?

Diş beyazlatmada gene yıllardır yaptığımız yöntemler var. Bazen jellerde değişiklikler oluyor ama hastamız kliniğe geliyor. Bir saat oturduktan sonra dişlerini beyazlatıp buradan beyaz gülüşüyle çıkartabiliyoruz. Ben çoğunlukla evde de birkaç günlük beyazlatma da öneriyorum.

Lazer sistemi kullanılıyor mu?

Lazer değil, lazer kullanmıyorum. Lazerde geri dönüşler biraz daha fazla. Gün ışığı vererek orada dişin üstüne jel uyguluyoruz. Basitçe anlatırsak, oksijen çıkartıp dişteki mine tabakalarını, mine kristallerini beyazlatıyor işlem kalıcı olarak. 8-9 sene, 10 sene eski rengine dönmeyen hastalarımız var. Şimdi bir saat burada oturduktan sonra, yaptıktan sonra evde de şeffaf bir plak yapıyoruz. İçine jel koyup günde bir saat taktırıyoruz 3 gün boyunca. Ya da hiç burada oturmuyor, 10-15 gün boyunca evde bu plağın içine jel koyup evde taktırıyoruz. Tabii ki dişlerde renklenme olabilir. Çay, kahve, sigara gibi renklendirici ama dişin ana yapısını değiştirip beyazlattığımız zaman leke oluşursa gene beyaz bir dişin üstünde leke oluşmuş oluyor. 6 ayda bir temizlik yaptığımız zaman da çoğunlukla kalıcı bir beyazlatma elde edebiliyoruz hastalarımıza. Böylece dişleri kesmemiş oluyoruz. Ya da hastamız beyaz dişler istiyor. Üst dişlerinde aşınmalar, çürükler var. Bir porselen yapılması gerekiyor ve porselen de açık renk istiyor. Alt dişleri sağlam, beyazlatma yapıyoruz. Alt dişinin rengi ne tonda beyazlatıldıysa üst dişlerini de ona uygun olarak yapıyoruz. Çünkü alt üstlerin farklı olmaması lazım. Mutlaka ikisinin de aynı tonda olması lazım. Aynı açıda, aynı doğallıkta olması lazım. Beyazlatma, normal diş temizliğinden farklı. Normal diş temizliğinde dişin üstündeki lekeleri alıyoruz ama diş beyazlatmada dişin ana yapısını değiştirip beyazlatabiliyoruz.

8-9 yıl çok iddialı bir rakam beyazlatmanın süresi için…

Evet. Ama mesela hastamız çok kahve içiyor, çok sigara içiyor, renklendiricileri çok fazla kullanıyorsa, o zaman değişebilir. 4-5 sene sonra gerek olursa evde bir rötuş yaparak aynı beyazlığı elde edebiliyoruz. Biz zaten hastalarımızın önceki halini mutlaka fotoğraflıyoruz. Bir skalamız var, renk skalamız. Sabit skalalar. Onunla ilgili fotoğraf alıyoruz ve sonra işte 5 yıl sonra gözü alışıyor. Mesela benim diş eski rengine dönüyor diyor. Eski rengini gösterdiğimiz zaman ne kadar büyük bir fark olduğunu zaten hastamıza gösteriyoruz. Hastanın kayıtlarında her zaman duruyor.

Peki, Yavuz Bey, buradan da ağız bakımına gelelim. Yani siz gelen hastalarınızda bunu nasıl görüyorsunuz? Yani yeterince bakım yapabiliyor muyuz sizce ağzımıza?

Maalesef Türkiye’de ağız bakımı çok iyi değil. Mutlaka hastalarımıza günde iki defa fırçalamalarını tavsiye ediyoruz. Ben normalde orta sert fırça tercih ediyorum çünkü yumuşak fırçayla şimdiye kadar düzgün temizleyen bir hastamı göremedim maalesef. Nasıl bir tabağın üstündeki yemek artığını sadece deterjanla temizleyemezseniz hiçbir macun da tek başına dişleri temizleyemez. Mekanik temizlik her zaman önemlidir. Onun için hastamıza da en az günde iki defa orta sert bir fırçayla diş etinden dişe doğru fırçalamalarını öneriyoruz, çoğunlukla gösteriyoruz. Fırçalamayı anlatıyoruz. Yani yaşı ileri olan hastalarımızın bile yanlış fırçaladığını görebiliyoruz. Özellikle implantlarda. Onun için kontrol önemli. Orada bir problem gördüğümüz zaman hemen müdahale ediyoruz. Şarjlı fırçalar da kullanılabilir. Yeterince temizleyemiyorsa hastamız daha kolay bir uygulama oluyor. Şarjlı fırçayla temizliyorlar. Bu arada mutlaka diş ipi ve diş etlerinde çok çekilmeler olan hastalarımız için çoğunlukla ben diş arası fırçaları öneriyorum. Çünkü şu kaloriferin peteğinde arayı temizleyemediğiniz gibi o araları da mutlaka ince fırçalarla temizlemeniz çok önemli.

Yavuz Bey, bir yandan da çok renkli hobileriniz var. Kısaca onları anlatır mısınız?

Babamdan kalan bir 74 model arabamız var. İlk sahibiyiz. Babam arabaya, tamire çok meraklıydı. Biz de aynı şekilde araba tamirine meraklıyız. Tabii ki onu modifiye ettirip araba yarışlarında, pist yarışlarında zamanımız oldukça vaktimizi değerlendiriyoruz. Su sporlarında da işte gene babadan kalan ilgiyle su kayağı, yelken gibi sporlarla vaktimiz olduğu zaman ilgileniyoruz. Ama dediğim gibi en büyük hobimiz mesleğimiz. İşte fuarlarda bir malzeme çıktığı zaman onu takip ediyoruz. Boş kalan zamanlarımızda da pistlerde -caddelerde olmamak üzere- hız tutkumuzu tatmin etmeye çalışıyoruz.

Çok yoğun bir temponuz var. Yani sabahın çok erken saatlerinde başlıyorsunuz, değil mi?

Sabah 7’den itibaren klinikteyiz çoğunlukla. Mümkün olduğu kadar hastalarımızı bekletmemek bizim için kriter. Yemek vakti ayırıyoruz ama mutlaka dişi ağrıyan, problemi olan, randevusuna erken gelen ya da randevusunu karıştıran hastalarımız olabiliyor, vaktimizi onlara göre yönlendirdiğimiz zamanlar oluyor. Onun için yemek yemeye bile çoğunlukla fırsat bulamıyoruz. En önemlisi hastamızın buradan mutlu ayrılması. Bizim için en önemli kriter bu. Hastalarımızın şikayetleri olabilir, problemleri olabilir hayatlarıyla ilgili. Buradan mutlu ayrılmaları en önemli kriterlerinden.

Sait emre güneş 1

Tüm Reklam, Tanıtım ve İşbirlikleri için bulten@turhapo.com


Diş sağlığı ve hayat kalitesi Üzerine yavuz İpçi ile sohbet Özge zeki
Diş Sağlığı ve Hayat Kalitesi Üzerine Yavuz İpçi ile Sohbet – Özge Zeki
Mİa bölgesi'ne modern bir yaşam merkezi miaaras'ın temel atma töreni gerçekleşti
MİA Bölgesi’ne Modern Bir Yaşam Merkezi: MiaAras’ın Temel Atma Töreni Gerçekleşti
Âşık cin'in kıskançlığıyla tanışmaya hazır mısın
Âşık Cin’in Kıskançlığıyla Tanışmaya Hazır mısın?
Plastik sanatlardan dijital aleme atilla erkmen'in yaratıcılık serüveni
Plastik Sanatlardan Dijital Aleme: Atilla Erkmen’in Yaratıcılık Serüveni
Kanada'nın doğal güzellikleri İstanbul'da tuvalle buluştu
Kanada’nın Doğal Güzellikleri İstanbul’da Tuvalle Buluştu
80 yaşında bir genç dalıştan tangoya, heykelden resme Özcan baba
80 Yaşında Bir Genç: Dalıştan Tangoya, Heykelden Resme Özcan Baba
Yarışma değil, yüreklendirme merih yıldız'ın sanat eğitimindeki alternatif felsefe
“Yarışma Değil, Yüreklendirme”: Merih Yıldız’ın Sanat Eğitimindeki Alternatif Felsefe
Bilim ve doğa buluşuyor ecosystem’den Çevre eğitiminde devrim
Bilim ve Doğa Buluşuyor: EcosySTEM’den Çevre Eğitiminde Devrim
Love storynin efsanevi yaratıcısı monsieur minimal İle romantik bir kasım gecesi!
“Love Story”nin Efsanevi Yaratıcısı Monsieur Minimal İle Romantik Bir Kasım Gecesi!
Masal savaşçıları projesi Özel Çocuklar için dev tiyatro buluşması
Masal Savaşçıları Projesi: Özel Çocuklar için Dev Tiyatro Buluşması
Value prodüksiyon'dan yeni film Ölü arının İğnesi Çekimleri başladı
Value Prodüksiyon’dan Yeni Film: Ölü Arının İğnesi Çekimleri Başladı
Dffi 2025’te türkiye’den 10 film finalde
DFFI 2025’te Türkiye’den 10 Film Finalde
Tiyatrodan tuvale alev Özas'ın İlham veren sanat yolculuğu
Tiyatrodan Tuvale: Alev Özas’ın İlham Veren Sanat Yolculuğu
Affetmek neden bu kadar Önemli psikart'ın en Çok okunan sayısı
Affetmek Neden Bu Kadar Önemli? PsikeArt’ın En Çok Okunan Sayısı
Yes'in yes İsminin hikayesi ortaya Çıktı annem havluya İşlemişti
Yes’in “Yes” İsminin Hikayesi Ortaya Çıktı: “Annem Havluya İşlemişti”
İki usta, İki dünya kaplanoğlu ve ahmeti duende ile aynı sahneyi paylaşıyor
İki Usta, İki Dünya: Kaplanoğlu ve Ahmeti “DUENDE” ile Aynı Sahneyi Paylaşıyor
Bir kadın nasıl hem doktor hem Çiftçi hem ressam hem de yazar olur dr. oya gönen yanıtlıyor
Bir Kadın Nasıl Hem Doktor Hem Çiftçi Hem Ressam Hem de Yazar Olur? Dr. Oya Gönen Yanıtlıyor
Filografi’den string art’a yahya sırrı turgut’un sanat yolculuğu
Filografi’den String Art’a: Yahya Sırrı Turgut’un Sanat Yolculuğu
Setur ayvalık art on the boat programı atölyeler, sohbetler ve konserler
Setur Ayvalık Art on the Boat Programı: Atölyeler, Sohbetler ve Konserler
Şiir derneği 16. uluslararası İstanbul Şiir ve edebiyat festivali’ni düzenliyor
Şiir Derneği 16. Uluslararası İstanbul Şiir ve Edebiyat Festivali’ni Düzenliyor
Set emekçilerinin sesi aybüke’nin “sette Şikayet var” platformu
Set Emekçilerinin Sesi: Aybüke’nin “Sette Şikayet Var” Platformu
Bağımsız sanatçı rukiye kılıç’tan derin bir Şarkı “İmtİhan”
Bağımsız Sanatçı Rukiye Kılıç’tan Derin Bir Şarkı: “İMTİHAN”
Kadın dostu markalar farkındalık Ödülleri 2026 jüri Üyeleri ve başvuru koşulları
Kadın Dostu Markalar Farkındalık Ödülleri 2026 Jüri Üyeleri ve Başvuru Koşulları
Gırtlak kanseri vakalarında son 20 yılda yüzde 50 artış (3)
Gırtlak Kanseri Vakalarında Son 20 Yılda Yüzde 50 Artış
Cengizhan kaya’nın organize ettiği altın başarı Ödülleri yoğun İlgi gördü
Cengizhan Kaya’nın Organize Ettiği Altın Başarı Ödülleri Yoğun İlgi Gördü
Türk resim sanatında alaturkizm’in doğuşu muhsin bilyap’ın sanat manifestosu
Türk Resim Sanatında Alaturkizm’in Doğuşu: Muhsin Bilyap’ın Sanat Manifestosu
Gravür sanatını yeniden canlandıran proje engravist lütfü kaplanoğlu
Gravür Sanatını Yeniden Canlandıran Proje: Engravist – Lütfü Kaplanoğlu
Bodrum’da 12 ay turizm İçin gereken altyapı hamleleri
Bodrum’da 12 Ay Turizm İçin Gereken Altyapı Hamleleri
Ünlü sanatçılar ve Özel Çocuklar el ele verdi hedef okul yapmak
Ünlü Sanatçılar ve Özel Çocuklar El Ele Verdi: Hedef Okul Yapmak
Düş kalk, Üzül ama pes etme! zuhal neccar'dan genç sanatçılara tavsiyeler
“Düş Kalk, Üzül Ama Pes Etme!” Zuhal Neccar’dan Genç Sanatçılara Tavsiyeler
Fantasistanbul 2025’te ulusal yarışma heyecanı 16 ağustos’ta başlıyor
FantasIstanbul 2025’te Ulusal Yarışma Heyecanı 16 Ağustos’ta Başlıyor
Dizi ve film setlerinde yeni dönem “sette Şikayet var” nedir
Dizi ve Film Setlerinde Yeni Dönem: “Sette Şikayet Var” Nedir?
Kağıt kolajın ustası İbrahim altun’dan sanatseverlere Özel tavsiyeler
Kağıt Kolajın Ustası İbrahim Altun’dan Sanatseverlere Özel Tavsiyeler
Aybüke bingöl’ün kaleminden doğada hayatta kalma rehberi ormanın gözünden
Aybüke Bingöl’ün Kaleminden: Doğada Hayatta Kalma Rehberi “Ormanın Gözünden”
Sanatın evrim’i 70. bölüm – burcu pehlivan, günsu saraçoğlu – evrim sanat, mikado İletişim
Sanatın Evrim’i 70. Bölüm – Burcu Pehlivan, Günsu Saraçoğlu – Evrim Sanat, Mikado İletişim
Gençler tarıma nasıl kazandırılır eğitim ve girişimcilik perspektifinden bakış
Gençler Tarıma Nasıl Kazandırılır? Eğitim ve Girişimcilik Perspektifinden Bakış
E stem eğitim merkezi ile Çocuklara sürdürülebilir gelecek bilinci
E-STEM Eğitim Merkezi ile Çocuklara Sürdürülebilir Gelecek Bilinci
Özcan alper başkanlığında dffi 2025 jürisi ve festival detayları
Özcan Alper Başkanlığında: DFFI 2025 Jürisi ve Festival Detayları
Rengârenk’te bahadır kurt egon schiele ve basquiat’tan İlham alan genç sanatçı zehra aksoy, rengârenk bölüm 2
Rengârenk’te Bahadır Kurt: Egon Schiele ve Basquiat’tan İlham Alan Genç Sanatçı – Zehra Aksoy, Rengârenk Bölüm 2
Namık ekin’den gençlere İlham veren mesajlar rekorlar, mücadele ve azim
Namık Ekin’den Gençlere İlham Veren Mesajlar: Rekorlar, Mücadele ve Azim
Kredili konut satışları 2,6 arttı, ancak payı hâlâ düşük derya filiz dalga
Kredili Konut Satışları %112,6 Arttı, Ancak Payı Hâlâ Düşük – Derya Filiz Dalga
Yazın renkleri “summer bloom” sergisinde buluşuyor
Yazın Renkleri “Summer Bloom” Sergisinde Buluşuyor
Sanatın evrim’i 69. bölüm – nurettin kazankaya, günsu saraçoğlu – evrim sanat, mikado İletişim
Sanatın Evrim’i 69. Bölüm – Nurettin Kazankaya, Günsu Saraçoğlu – Evrim Sanat, Mikado İletişim
Öksürünce İdrar kaçırma kader değil! tedavisi mümkün
Öksürünce İdrar Kaçırma Kader Değil! Tedavisi Mümkün
Gtd ve gaziantep büyükşehir belediyesi’nden ortak gastronomi vizyonu
GTD ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden Ortak Gastronomi Vizyonu
Miaaras mİa bölgesi’nin en büyük temalı konut projesi satışta
Miaaras: MİA Bölgesi’nin En Büyük Temalı Konut Projesi Satışta
Bintepe tümülüsleri anadolu’nun en büyük kraliyet mezarları artık koruma altında
Bintepe Tümülüsleri: Anadolu’nun En Büyük Kraliyet Mezarları Artık Koruma Altında
Avoya blend ile sıradan günler tazeleyici bir deneyime dönüşüyor
AVOYA Blend ile Sıradan Günler Tazeleyici Bir Deneyime Dönüşüyor
Uluslararası heykel sanatçıları bodrum’da buluştu earth remembers ziyarete açıldı
Uluslararası Heykel Sanatçıları Bodrum’da Buluştu: Earth Remembers Ziyarete Açıldı
Antalya’da 90’lar rüzgarı Şahsenem ve efsane İsimler aynı sahnede
Antalya’da 90’lar Rüzgarı: Şahsenem ve Efsane İsimler Aynı Sahnede